Uzun yıllardır amatör seviyede devam ettirdiğim müzik çalışmalarım hayatımda hep önemli bir yer tuttu. Müzik; hem farklı görüşlerden, farklı kültürlerden, farklı dokulardan insan kitlelerini bir araya getirmeme vesile olan bir katalizör, hem de neşemde, üzüntümde, yorgunluğumda, coşkumda, zor anımda sığındığım bir liman oldu. Müzik vesilesi ile sanat hayatımın içinde hep vardı.
Diğer taraftan Muay Thai ile ilgilendim. Her küçük hatamda beni üşenmeden tekrar tekrar durdurup uyaran çok değerli hocama bir ders sırasında bulunduğum serzenişe verdiği cevabı çok iyi hatırlıyorum:
Muay Thai. Evet bir spor. Fakat biz buna Martial Arts yani Dövüş Sanatları diyoruz. Gücü kuvveti yerinde olan sıradan herkes gidip kum torbasına vurabilir, kendince spor yapabilir ama herkes bir sanatçı gibi dövüşemez. İşe yarayan yumruk ile işe yaramayan yumruk arasında sadece bir milimetre vardır. İşte bu bir milimetre, karşında bir kum torbası değil de bir profesyonel olduğunda sana maçı kazandırır. Bu işte sanat yapmak istiyorsan lütfen benim talimatlarıma uymaya devam et.
Dövüş sporu olarak bilinen bir alanda bile sıradan olmakla sanatçı olmanın farkı vardı. CyberArts markası işte bu ders sırasında doğdu. Profesyonel iş hayatım boyunca çok farklı şirketlerde çok farklı tecrübeler biriktirdim. Tüm yaptığım işlerde hep sanatçı edası ile iş üretmenin, fark yaratmanın, çalıştığım kurumlara değer katmanın yollarını aradım. 2017 yılında, siber dünyadaki tecrübelerimi kendi şirketim üzerinden diğer kurumlara aktarabilmek ve Siber Dünya’da Sanat yapabilmek için CyberArts’ı kurdum.